21 Ocak 2013

Dört nala paşam

Hünkarı alkıştır yalnızlığa düşman olanımızın. 

Ağlayabilen olmanın iki yüzlülüğündeki erdemsizliği fark ederek terk etmiş olmanın acısını çeker olgun olanımız.

Şımarık olanımız siktiret çeker zor olanlarınıza. Aptal olanlarınızın pohpohuyla şahlandırır atını dağın tepesinden aşağı. 

Kıymetli olanımız korunmak ister yedi kilitli kasamızda. Aynı zamanda parlatılmak ister kıymetini anlamak için. Bencil olanımıza emanet, yapışkanlı, tohumu pek.

Suskun olanımızla alay eder sığlığımız. Ah sığlığımız sahi ne sever şakacılığı? Erdemi görünce birlik olup taşlar koluna ahlakını takıp. Yükü ıslaktır onun; ahı kuru.

Bu sebeptendir yolumuz uzun.
Bu sebeptendir sularımız şekilsiz.

Ne diyebilir erdem somut olana? İyilik bile yapamaz haldeyiz mütevazılığın koynunda. Sırf şekiliz. Suyun tam da aksine.

Dört nala koşuyoruz paşam. Yolumuz uzun. Şeklimiz yerinde.

Hiç yorum yok: