Şakhi-Tulsa Tapınağı.
Bu tapınak Amazon ormanın
içindeydi. Gizli bir okült dine hizmet ediyordu. Bu dinin mensupları kırmızı
parlak bir rob giyiyorlardı. Kapşonları
tapınagın dışında inik duruyordu. Her biri 60-70 yaşlarındaydı. Yüzlerinde
monoton bir ifade vardı. Sanki yıllardır bekliyorlar ve hiç bir şey olmuyordu.
Bu yüzden gardiyanlık görevini yapan ruhban üyeleri hazırlıksızdı. Onlar için
sıradan bir gün, ama benim için yeni bir hayatın başlangıcıydı. Bu okült
oluşumun içine gizlice sızıp, bilgi kitabını ele geçirecek ve kendi birliğime
deşifre edecektim.
Tapınağa ulaşmak için bir kaç ay ormanda keşifler yaptım. İpuçlarını takip ettim. Vahşi
hayvanlarla dövüştüm. Aç kaldım. Suya en yakın noktaya kamp kurmuştum. Fakat bu
kampın yeri artık işlevsizdi. Ormanın derinliklerini işaret ediyordu her ipucu. Ben de kampımı bir akşamüstü
serinliğinde terk ettim. Artık yanıma almam gereken hiç bir şey yoktu. Her şey
fazlalıktı. Olabildiğimce hızlı ve atik olmalıydım. Bu görev için hayatım
boyunca eğitilmiştim.
Ve işte karşımda bütün ihtişamıyla tapınak duruyor. Taş işçiliği
bana güney amerika aztek sanatını hatırlatıyordu. Ancak formları daha yuvarlak
ve betimlemeler daha ölçekliydi. Mısır uygarlığının hiyelogrif yazılarındaki
oranlara perspektif ve derinlik eklenmiş gibiydi.
Yanımda sadece bir bıçak vardı. Üzerimde kamufule olmak için
süründüğüm toprak- çamur karışımı henüz kurumamıştı. Tapınağın kapısına bakan
bir kayanın arkasında beklemeye başladım. Bu şekilde içeriye girersem her yere
çamur izi bulaştıracağımdan, fark edilebilirdim.
Ruhbanlar kendi aralarında geliştirdikleri bir dili
konuşuyorlardı. Bu dilin eski kızılderi kabilelerinden Şakhi-Tula’lardan
geldiğini biliyorduk; ancak örgütümüzde bu dili çözebilen henüz yoktu.
Şakhi-Tula kabilesi Amazon ormanlarında Orman Ruhları olarak ün salmış çok eski
bir kabileydi. Tarihten bir anda silinen bu kabilenin başına ne geldiği hala
daha bir sırdır. Onlardan geriye kalan tek şey bir el yazmasıydı. Bu el
yazmasının bir kopyasının da Peru’da yaşayan Shipibu kabilesinin elinde olduğu
söylense de araştırmalarımız neticesinde
böyle bir bulguya rastlayamadık.
Çamur, hemen hemen kurudu. Birazdan içeri gireceğim. Nabzımı kontrol etmek için biraz sakinleşmeli ve konsantre olmalıyım. Kayanın sırt tarafı tapınağa, ön tarafıysa bir su birikintisine bakıyor. Su birikintisi bir sıcak su kaynağına bağlı olduğundan buharlar çıkartarak sakin bir şekilde duruyor. Kükürt kokusu hissediyorum. Bu koku kaplıca kokusu.
Çamur, hemen hemen kurudu. Birazdan içeri gireceğim. Nabzımı kontrol etmek için biraz sakinleşmeli ve konsantre olmalıyım. Kayanın sırt tarafı tapınağa, ön tarafıysa bir su birikintisine bakıyor. Su birikintisi bir sıcak su kaynağına bağlı olduğundan buharlar çıkartarak sakin bir şekilde duruyor. Kükürt kokusu hissediyorum. Bu koku kaplıca kokusu.
Meditasyon yapmak üzere sırtımı kayaya veriyorum. Gözlerimi
kapatıyorum. Bütün vücüduma karıncalanma hakim oluyor. Buharların arttığını
hissedebiliyorum. Gözlerim kapalıyken karanlığın içinde amorf şekiller görürüm
hep. Yine onları görmeye başlıyorum. Turuncu, kaygan ve iç içe geçmeye başlayan
şekiller kaplıyor her yanımı. Gözlerimi açıyorum. Buhar yer yeri sarmış. Suyun
altından açık sarı bir ışık kaynağı her yeri sarıya boyuyor. Ruhbanların
sesleri kesilmiş. Tapınağın kapısına bakıyorum. Kimse yok. Gardiyanlar içeri
girmiş olmalı.
Çamur artık kurumuş olmalı. Hayır Lanet olsun! Bu sıcak
buharlar üzerimdeki bütün kamuflajı eritiyorlar. Altımda geçen hafta avladığım
domuzun kürkü var. Tarzancılık oynamayı sevdiğimi sanmayın. Ormanda yaşamanın
bir zorunluluğu da bu. Eğer büyük mesafeleri
tek başınıza kat etmek
zorundaysanız hafif olmak zorundasınız. Hafif olmak için de sürekli
tükettiğiniz her şeyi ormandan sağlamalısınız.
Şimdi, durumu değerlendirelim. Kayanın arkasında buharların
içinde yarı çıplak bir şekilde bekliyorum. Garip bir ışık, suyun altından her
yeri aydınlatıyor. Bir çeşit deniz altı feneri olmalı bu. Peki neden burda bir
denizaltı feneri var? Bu kadar gizli bir tapınağın tam 20 metre ötesine neden
bir ışık yerleştirsinler? Gardiyanlar neden içeri girdiler. Kapıyı korumak
onların görevi değil mi?
--------------Devam edecek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder