15 Ekim 2009

Zippo Sahibi Çıngıraklı Yılan ve Alf


Biraz ara verir gibi yaptım yazma işine. Şu sıralar sadece yazmaya değil ''Emre'' olma durumuna da ara vermiş gibiyim. Uykuyla uyanıklık arası bi an yaşıyor hissindeyim. Hadi hayırlısı.


Bundan sonra erkeklerle el sıkışıp kadınlarla yanaktan öpüşüceğimi buradan duyuruyorum. Pis pis sakallı adamları öpmek de neyin nesi. İnsan güzel bişeyi öpmeli. Ve bütün kadınlar güzeldir. Mi?


Tüyü bitmemiş yetimleri de öpebilirim. Oğlancı gibi bi izlenim oluştura da bilirim pek tabii.


Az önce pantolunumun ceplerini boşaltırken 3 gün önce yediğim yiyeceklerin çöpleri çıktı içinden. Ulan dedim. Sen ne iyi bi çevrecisin emre dedim. Sonra da çöpe yürümeye üşenip cebine koyacak kadar pis bi adam olduğuma karar verdim.


Hayatımın en büyük tahrik olma seminerlerini 90 lı yıllardaki tutti(U) furitti izleyişlerimde yaşadığımı farkedince gerçekten hayatıma giren kadınlar adına çok üzüldüm. Özür dilerim sizlerden.


Ve insanın evinde şifre kırıcılı uydu yayını varsa ister istemez porno kanallarına kayıyor gözü. Normal hayat akışımda porno kültürü ortalamanın altında olan ben, kendimi çekirdek çitleyerek 7500 tane farklı adult kanalı tararken buluyorum kendimi. Bu yüzden evimde uydu yayını yok. Zekeriya Beyaz da kaldığı bir otelin ekstrasında emmeli gömmeli kanalların ücretini ödemek durumunda kaldıgında basına malzeme olmuştu. Ama ben o adamın porno düşkünü olmadıgını biliyorum. Anlıyorum seni zekeriya hocam. Anlıyorum.


Bir arkadasım var, bana tam olarak benim düşündüğüm ve kendime has düşünceler sandığım düşünceleri aynı özgünlüğü kendisinde hissederek anlatıyor. Ben de evet abi işte ben de öyleyim! diye çıkışlar yaparak daha bir sahipleniyorum fikirlerimi, görüşlerimi. Ama o benden önce söylediği için sanki ben yaranmaya çalışan tırt adam konumuna düşüyorum 3.kişiler için. O yüzden bundan sonra düşündüğüm her şeyi direk naber demeden sıralıycam onu gördüğümde. O.Ç!



Morgan Freeman'a hep zenci rolü vermiyorlar mı?



Çakmağı yakamadığımız anlarda bu konuda kendine çok güvenen bir adam belirir mekanda. Aşırı bir özgüvenle ''ver ver ben yakarım'' der. İşte o adamları buluşturup binlerce çakmakla doldurduğumuz bir havuzun içine boca etmek için çalışmalara başladım. Bu konuda tokai firması yetkilileri çok olumlu tepkiler verdiler. O kadar ki görüşme sırasında peluş ayıları kucagıma doldurup hep bir ağızdan iskoç türküsü söylediler.


(Personal message: Ertan! sen de o adamlardan birisin. Gazı bittiği halde üstelik!)



Babam bi konuda esprili bi tespitte bulundu. Kimin tespiti bu çok iyiymiş dedim. O da dudaklarının arasından istemsizce bir ''Alf'' çıkarttı. Ha ne ? arif mi? dedim. O da bu sefer muzur bi gülüşle ALF! ALF! uzaylı ALF! diye tekrarladı.



Alf'in esprisini çalmak. Alf'ten bir şey öğrenmek.



Seksten iyi anlar:


Teleskopla denizin üzerine yansıyan ışıkları takip etmek ve sigara eşliğinde resimlerini çizmek. Yıldız kümelerinin bulutlarla kaplı olması. Arada bir bulutların sana yol verip bakmana izin vermeleri...



----------------------




Yavşak tanımı tam olarak Mehmet Ali Erbil'le bütünleşiyor zihnimde. Biri ne zaman V ye vurgu yaparak yavvvşak dese orda bilinki bir Mehmet Ali yatar inceden.




Koyun sayarak uyumayı gerçekten deneyenleriniz. Sizi seviyorum.


Film ekimi'ne gitmek istiyorum. Ama önümüzdeki hafta nerede olacağımı bilmediğim için bilet almıyorum. Böyle de spontane gelişiyor hayatım.


Otobüs firmalarını denetleyen bir gizli müşteri olabilecek kadar çok yolculuk yapıyorum. Çok deneyimliyim bu konuda.



Bahar ayının son demleri ve şu geçirdiğimiz günler insanların bana olan samimiyeti artıyor. yeni insanlar giriyor hayatıma. ondan sonraki dönemde 6 ay kimseyle tanışmıyorum . Kapatıyorum kendimi.
Az önce tuvalet aynasında kendime bakarken bi kaç bakış denemesi yapıp 'şubappa?' öhm.. ''Şubappa!?'' şeklinde bir soru yöneltmesi yaptım. Rakınrolcu elvis havalarında bir saçla söyledim bunları kendime. Sonra da uzaklaşırken içimden. ''şubappa ne mınakoyiim'' diye söylendim.



Delilikle dahilik arasındaki ince çizgiyi geç ordan sola dön.



Bir arkadasımın aşırı solcu babası. Alkollü oldugu bir gün evine dönüş yolundaki taksiciyi sadece ''Sol'' a dönmesi şartını koşmuş. Ve sadece sola dönerek evine gitmiş. Düşününce çok zevkli. Ama sağa dönmeniz gerekiyorken kocaman bir sol dairesi çizmek zorunda olmak da taksimetresel sorunlara yol açabilir.



Blog yazma işi gerçekten çok garip.Buraya ne yazacagımı bilmeden başına oturup o anda düşünmeden çıkartıveriyorum içimdekileri. Çizim yapmak gibi.



Uzun süre fiat doblo derseniz bir süre sonra kaygısızlardaki mafya üçlüsünün kemal sunal ' a benzeyenine dönüşüyorsunuz. Büyüyü tersine çevirmek için beş kere diş etlerinizi göstermeden gülebilmeniz gerekiyor.



Gurbetçiler diye bir dizi vardı. Bu dizi beni benden alıp götürdü sanırım. Ne kadar vakit harcadım bilemiyorum çocuktum daha.



Baby tv çocukları otistik olmaları yönünde tetikliyormuş fazlaca izlettirilirse. Dikkatli olmak lazım.


Arada bir böyle yararlı ve düşünceli bir insan taklidi yapıyorumki hiç bir işe yaramayan bir blog denmesin diye.



Aslında direk çerezlikim.



Yani blogum çerezlik. Ben değil. Ben dişinizin arasına kaçarım. Hazımsızlık yaparım. 0


Blog konusunda hiç beklemediğim insanlar yorumlar yapınca motive oluyorum. Yazasım geliyor. Hatta 1 ay önce tekrar yazmaya başlamamı sağlayan tek şey budur. Teşekkür ederim Ayçacım. Canım okuyucum.



Artık bir zippom var. çtınnnk! diye bir sesle açılması güzel bir duygu. Sigara içmenin keyfini arttırıyor.


Çakmak konusunda hırslı adamlar topluluğu! zippoma yanaşmayın. kenarıyla çizerim.



Kontr-Tenor ları dinlerken garip oluyorum. Hiç sahip olmadığım bir duygunun ağıtını yakıyorlar sanki.



Yine uzun bir yazı oldu bu. Duracağım yok. özlemişim yazmayı.



Şimdi seks kısmına gelmeden önce bir çıngıraklı bir yılan düşünün istiyorum. Böyle bilgisayar ekranınızın arkasından size çıngırak kısmını gösteriyor. Pişt pişt diyor. Siz de ekranın arkasına bakıyorsunuz merakla. Bir anda burnunuzu ısırarak. kaçıyor. ve kaçarken şunu söylüyor:



SSSSssssseeekssssss.!

Hiç yorum yok: